ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜ
Atatürk’ün sağlığı, 1937
yılından itibaren bozulmaya başladı. Atatürk, karaciğerindeki rahatsızlığın teşhis edilmesine rağmen yoğun bir
tempoyla çalışmaya devam etti. Dinlenmesi gerekirken 1938 yılı Mayıs ayında Hatay davasına destek vermek için,
Mersin’e gitti. Bu gezi Atatürk’ün hastalığının artmasına sebep oldu.
İstanbul’a döndükten sonra da hastalığı giderek şiddetlendi. Atatürk vasiyetini
yazarak kendisine ait İş Bankası hisselerinin
gelirinden Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumuna pay tahsis etmiştir. bep planı
8 Kasım günü derin bir komaya giren Atatürk, 10 Kasım 1938 Perşembe günü sabah
09.05’te Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu.
Atatürk’ün naaşı 20 Kasım’da
Ankara’ya getirildi. Ertesi gün yapılan törenin ardından Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrine kondu.
Atatürk’ün vefatından sonra,
onun ölümsüz kişiliğine yaraşır bir anıtkabir yapılması kararlaştırıldı.
Anıtkabir’in yeri için Ankara’nın her tarafından görülebilen Rasattepe bölgesi belirlendi. Türk
milletine gömüleceği yer konusunda bir vasiyette bulunmayan Atatürk’ün yıllar
önce Rasattepe için söylediği “Bu tepe ne güzel bir anıt yeri” sözü bu
seçimde etkili olmuştur.
Anıtkabir’in inşası için 1941
yılında uluslararası bir proje yarışması açıldı. Yarışmaya 49 proje katıldı ve
bunlar arasından Emin Onat ile Orhan
Arda’nın ortak projesinin uygulanmasına karar verildi.
1944 yılında yapımına başlanan Anıtkabir
1953 yılında tamamlandı. 10 Kasım 1953 tarihinde, Atatürk’ün naaşı, geçici
kabri olan Etnografya Müzesi’nden törenle alınarak ebedi istirahatgahı
Anıtkabir’e defnedildi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder